Didim Hikayesini Arıyor

Didim Ticaret Odası Didim’in ekonomisine yön veren; turizm, tarım ve kentleşme-gayrimenkul sektörlerinde sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme için başlattığı Didim Sektörel Gelişim Stratejileri projesinin son toplantısını yapıldı.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile yapılan projenin son toplantısı olan çalıştay “Didim Hikayesini Arıyor” mottosuyla gerçekleşti.

Açılış bölümünde Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca, Belediye Başkanı Hatice Gençay ve Ticaret Odası Başkanı Hilmi Erbaş katılımcılara hitap etti.

Açılış bölümünün tamamlanmasının ardından Turizmci, Deneyim Tasarımcısı, Fütürist Dr. Cem Kınay Gelecek Turizmde isimli sunumunu gerçekleştirdi. Çalıştayın öğleden sonraki bölümünde katılımcılar turizm, tarım ve kentleşme alanlarında 7 ayrı başlıkta yuvarlak masa toplantılarında Didim Sektörel Gelişim Stratejileri projesinde bugüne kadar tespit edilen hususların önem ve önceliklerini belirlediler ve önermeler getirdiler.

Didim Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Erbaş Çalıştayın açış konuşmasına katılımcıları selamladı, Didim’in geçmişinden geleceğine bazı hususları, aslında kendimizi anlatmak istiyorum, sürçü lisan olursa affınıza sığınıyorum diyerek şunları ifade etti;

Biz Didim’de Olmaktan Dolayı Şanslıyız, Didim Bizi Ağırlamaktan Dolayı Şanslı mı?

“Didim’i şöyle bir tasvir etmeye kalksak; bir tarafından Menderes Nehrinin verimli ovaları, bir tarafında Beşparmak Dağları ve Bafa Gölü, bir tarafında Ege Denizi’nin güzel mavilikleri. Didyma Antik Kenti, Apollon tapınağının ev sahibi, Tales’in Anaksimenes’in Anaksimandros’un, Milet’in, felsefenin kurucularının ev sahibi. Diğer yanıyla tasvir etmeye kalksak, Herodot’un deyimiyle gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü; Evliya Çelebi’nin deyimiyle dağlarından yağ ovalarından bal akan güzel Aydın’ımızın incisi. Tarihi, doğal güzellikleriyle biz Didim’de bulunmaktan dolayı çok şanslıyız. Ama acaba tarihin bu kesitinde Didim bizleri ağırlamaktan dolayı şanslı mı? bence Didim bizim kadar şanslı değil! Bugün aslında neden şanslı olmadığını ve onu şanslı hale getirmekle ilgili sorumluluklarımızı yükümlülüklerimizi, sorunlarımızı konuşmak ve onlara uygun çözümler getirmek için buradayız.

Bundan çeyrek asır önce Didim ile ilgili böyle bir toplantıda Valimizin huzurunda yine Didim’in sorunlarını konuşuyor, yine kronik bir şekilde tekrarlıyorduk. Bir imkân olsa, tarihe ve doğasına dokunmadan Didim’e yaptığımız bütün yapıları yıksak tekrar planlasak diye ifade etmiştim. Çeyrek asır sonra aynı duygularla karşınızdayım. Duygularımda bir değişiklik yok ama düşüncelerimde değişiklik oldu. Bizim Ülkemizde planlama, tasarlama yapılarak büyük değişikliklerin olamadığını zaman bize öğretti. Planın değil ama pilavın çok önemli görüldüğünü zaman bize öğretti. Büyük değişimleri; büyük reformlar, büyük yıkımlar, büyük zaruretler, bazen büyük acılardan sonra yapabildiğimizi zaman bizi öğretti. Büyük yıkımlar ve acılar yaşadıktan sonra yapılan dönüşümler de elbette kıymetli ama geçmişi geri getirmesi, acıları dindirmesi mümkün değil. Daha bir yıl önce yaşadığımız deprem Ülkemizin 11 vilayetini etkiledi. Türkiye’nin ilçemizin de içinde birçok bölgesinde ve özellikle İstanbul, Marmara merkezli deprem ne zaman olacak konuşuyoruz, ama bununla ilgili esaslı bir planlama yapabilmiş değiliz. Devlet, sivil toplum, üniversiteler iş birliği ile kapsamlı bir dönüşüm yapabilmiş değiliz. Kim yapacak bu dönüşümü kimler yapacak?

Bugünkü Didim’in Sorumlusu Hepimiziz

Didim’de işler yolunda gitmiyorsa, bugün geldiğimiz noktada Didim’i arzu ettiğimiz noktaya getirememişsek, berhava etmişsek bunun sorumlusu kimler? Hz. İsa’dan rivayetle anlatılır. “İlk taşı günahsız olan atsın” demişler, topluluk yavaş yavaş ayrılmaya başlamış ve kimse kalmamış. Sahi, o işin günahı, vebali, sorumluluğu, -adı her neyse- kimde? bence hepimizde! kimseyi ayırt etmeden hepimizde. Geçmişte burada bulunan kamu yöneticileri için bir şey demek istemem ama onların da kendi dönemleri için söyleyebiliriz. Buradan bir çıkış yolu bulmak zorundayız. Bulamadığımız zaman dejavu gibi bizden sonra gelenler de tıpkı 25- 30 yıldır -en azından ben o kadarına şahidim- konuşup konuşup dağılırız, ama hiçbiri mesafe alamayız. Bugün temel amacımız acı gerçekleri, iş birliği imkanlarını, çözümleri ortaya koymak. Elbette bir tane çözümü olmayacak ama bugün bir çözüm ortaya koymak ve yol haritası çıkarmak için buradayız. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinden hocalarımızla beraber yürüttüğümüz, daha önce alt sektör toplantılarını yaptığımız çalışmanın son programını yapıyoruz. Bugün sizin önemli katkılarınıza, önerilerinize ihtiyacımız var. Bir başka açıdan yaklaşmaya, biraz sarsılmaya -bizde dahil olmak üzere- tenkit edilmesi gereken ne varsa açık yüreklilikle tenkit etmeye, çözümlerini ortaya koymaya ihtiyacımız var.

Değerli dostlar, Sektörel Gelişim Stratejileri Projesinin çıkış noktası bu coğrafyanın imkanları, kabiliyetleri, avantajları ve dezavantajları ortaya koymak. Özellikle bunları nasıl yöneteceğimizi, geliştireceğimizi, şu ana kadar yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı, doğru yaptıklarımızı, yanlış yaptıklarımızı tespit etmek. Doğru yaptıklarımızı tespit edip ısrar etmek, yanlış yaptıklarımız varsa da kent olarak kararlar almak ve onlara değiştirmek. Didim’i kim değiştirecek, değişimi kimden bekleyeceğiz, kimler yapacak? Bizler, hepimiz yapacağız. Hepimizin burada sorumluluğu var. Belediye Başkanımız yeni göreve başladı. Önümüzdeki dönemde de göreve geldiği günden bu tarafa olduğu gibi iş birliğine, görüşmelere, çalışmalara devam etmek istiyoruz. Kendisine iş birliğini açık tavrı için teşekkür ediyorum. Sayın Kaymakamımızın hakeza; iş birliği, birlikte hareket etme, sorunları çözme noktasında gayreti var.

Didim’i bu hale getiren esas duygu maalesef, benim kısaca kasaba zihniyeti olarak ifade ettiğim duygu. Birinin diğerinin bilgisi ve tecrübesiyle rekabet edemediği yerde başka ayrıştırıcı unsurlarla devreye girdiği, diğerini aşağı çektiği durum. Bu anlayıştan çıkmaya ihtiyacımız var.

Turizmin Geleceği için Adımlar Atmalıyız

Bu çalışmamızın temel konusu Didim’in üç ana sektörünü ve onun kılcal damarlarını nasıl yönlendirebiliriz, geliştirebiliriz? bunlardan birisi turizm. Turizm başlığında dört ana başlıkta arkadaşlarımız müzakere edecekler. Bir tanesi konaklama sektöründe yol arayışı. Bugün neredeyiz, konaklama sektöründe gelecekte nasıl bir yerde olmalıyız bunu müzakere edeceğiz. İkincisi turizm çeşitliliği noktasında neler yapabiliriz? turizm daha sürdürülebilir, daha döngüsel hale nasıl getirilebilir ve dünyadan daha çok pay alabiliriz?

Antik Kentlerimizin Koruma Amaçlı İmar Planları Yapılmalı

Kültür turizmi de diğer başlığımız ama şimdi kanayan yaramız. Hocalarımızla akşam sohbet sırasında da konuştuk, bu kadar antik kentin olduğu bir bölgede de kültür turizminden de yeteri kadar istifade edemediğimizi düşünüyoruz. Daha Apollon tapınağının Didyma Antik Kentinin Koruma İmar Planını yapıp turizme kazandırabilmiş, yeterince faydalanabilmiş değiliz. Sayın Başkanım bu dönem Apollon tapınağının Didyma Antik Kentinin koruma imar planını yapmamız lazım. Tescilli korunacak yapılar korunsun, yıkılacak olanlar yıkılsın. Ama artık turizme anlamlı biri katkı sunabilmesi için buna ihtiyacımız var. Başkanımızdan bu dönem bunu bekliyoruz.

Didim Hakkında Karar Alınan Süreçlere Dahil Olmalıyız Reaksiyonel değil Aksiyoner Olmalıyız

Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bir çalışması var. Didim 2006 yılında turizm koruma gelişim bölgesi ilan edildi. Ona bağlı birtakım yatırımlar devam ediyor. Öncelikle İlçemizin kendi evladı Kadir Bey, Burak Beyler önemli bir yatırım yaptılar, onlara teşekkür ediyorum. Şimdi Barut Grubu ilk tesisini yaptı, onlara da teşekkür ediyorum. Devamı geliyor. Burada da tartışmamız gerekiyor bu yöntemle mi devam edelim, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın planlama süreçlerine dahil olsak, bunun Didim’e göre bir yapılanması olması noktasında taleplerde bulunsak, konuşsak, diyalog kursak? Bakanlığımızın buna açık olduğunu gördüm. Bizim konuşabilmemiz, öneri götürebilmemiz lazım. İdeolojik saiklerin dışına çıkıp memleketi, memleketin meselelerini konuşmamız lazım. Günün sorunları neyse bunu konuşmamız lazım. Belediye Başkanımızın, Kültür ve Turizm Bakanımızın hangi partinin olduğunun bir önemi yok. Buna halk karar veriyor ve halkın kararlarına saygı duymalıyız. İşbirliğini yapmaya ihtiyacımız var. İş birliğini yapamadığımız zaman herkes birbirinden habersiz bir şey yapmaya devam ediyor.

Didim’de onlarca kurum planlama yapıyor; Belediyemiz, Özelleştirme İdaresi, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yapıyor, biz de izliyoruz. Çünkü iş birliği yapmıyoruz, görüşmüyoruz, problemlerimizi masaya yatırmıyoruz. Problemlerimizi masaya yatırmadığımız zaman da iş birliği çıkmıyor. O zaman da sadece sorunlarımızı konuşmuş oluyoruz. Zamanın biraz arkasından gidiyoruz. Bu kenti reaksiyonel değil aksiyoner bir yapıya dönüştürmemiz lazım. birileri bir şey yapacak, biz olumlu, olumsuz tepki mi göstereceğiz? Hayır, aksiyon alabilmemiz, bizim öneriyle gitmemiz, bu problemlere çözüm üretmemiz lazım.

Tarım Alanındaki Potansiyelimizi Turizmle İlişkilendirmeliyiz

Değerli dostlar, bir diğer konumuz tarım. Tarımda da zeytin, pamuk, bahçe bitkileri alanlarında ciddi çeşitliliğimiz var. Hepsinde bir potansiyelimiz var. Potansiyeli de turizmde ilişkilendirmemiz lazım. Özellikle zeytincilikte katma değerinin arttırılması lazım. Bugün gelmeden önce bu konunun uzmanı üç-dört arkadaşımızdan, Ziraat Odamızdan ne durumdayız diye veriler aldım. 2024 yılı için sofralık ve yağlık zeytinde -yaklaşık rekolte tahmini- 50 milyon dolarlık bir hasılaya ulaşma ihtimalimiz çok yüksek. Zeytincilik önemli bir dinamizm haline geldi. Zeytincilik çalışmasını başlatan zamanın hükümetine devlet yetkililerine, yereldeki aktörlere, o dönemki belediye başkanlarımıza, muhtarlarımıza huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum. İlçe için çok kıymetli bir adım oldu.

Kente Kimlik Kazandırmalıyız

Değerli dostlar, bunun yanında gayrimenkul sektörümüz var. Fakat bugün çalıştığımızın konusu ve içeriğinde gayrimenkul geçmiyor. Gayrimenkul iktisadi büyüklük olarak turizmden sonra gelen önemli bir ekonomi. Gayrimenkul yerine turizmin tarımın ve bu kentin sürdürülebilirliği noktasında kentleşme başlığını koyduk. Buradaki temel amacımız kentin kentsel planlamasından ulaşımına, sosyal ve kültürel alanlarına, kimliğine, kentsel tasarımına kadar konuları tartışalım. Bunlar da turizmi olumlu ya da olumsuz etkiliyor. Bir belgeselde Endülüs Emevîlerinin olduğu Toledo ve Granada bölgesini izledim. Sokaklar turist kaynıyor. Bundan 300 yıl önce yaptıkları sokaklara, meydanlara, caddelere hayran olmamak imkânsız. Biz de binlerce bina yaptık. Bırakalım Ülkeyi, Didim için söylüyorum; son 20 yılda on binlerce bina yaptık. Nüfusumuzu 5 katına çıkardık. İçinde bir tane mimari eser var mı? yok! niye yok? böyle bir kaygı yok! Sayın Başkanım Didim’de artık mimari kimliği olmayan caddeler sokaklar olmamalı. Ona bir dur demek lazım. Çalıştığımız temel fikirlerden bir tanesi bu kötü gidişe müdahale etmek ve bunun yönünü rotasını değiştirmek. Dünyanın bir ucundaki kelebeğin dünyanın diğer ucunda kasırga oluşturma ihtimalinde olduğu gibi.

Hepimiz Memleketimize Olan Sorumluluğumuzu Yerine Getirelim

Elbette ki bütün birikmiş sorunlara akşamdan sabaha çözemeyiz ama bir yol, yöntem değişikliğine gitmeye ihtiyacımız var. Birbirimize hemhal olmaya, bir araya gelmeye ihtiyacımız var. Bu çalıştayı bunun için yapıyoruz. Hepimizin başta benim ve sizlerin, salonda bulunan herkesin sorumluluğu var. Bizi zor şartta yetiştiren anne babamıza, bu Ülkenin eğitim kurumlarına, milletimize, devletimize, sorumluluğumuz var. Ben şahsen Ülkenin bir başka köşesinden buraya gelmiş ve burada yurt edinmiş, yatırım yapmış, çalışmış, memleket olarak benimsemişim. Ki hepimiz Didimli olmalıyız. Bunu ayrı bir başlıkta tartışmalıyız.

Hepimizin Memlekete, Ülkeye karşı sorumluluğumuz var. Zor şartlarda, zor koşullarda, fakirlik içerisinde, harap ve bitap düşmüş Bir ülkeyi ayağa kaldıran bir yetime; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı bir sorumluluğumuz var. Lütfen sorumluluğunuzu yerine getirelim. Teşekkür ediyorum saygılar sunuyorum.

Erbaş’tan sonra kürsüye gelen Belediye Başkanı Hatice Gençay konuşmasında şunları söyledi.

Sevgili katılımcılar, bugün burada şehir planlaması hakkında biraz konuşmak istiyorum az önce Başkanımız söyledi. Evet, yeni göreve başladım. Hepimizin büyük sorumlulukları var. Bu sorumlulukları hepimiz yerine getirmek zorundayız.

İlçemizin turizm potansiyelini en üst seviyeye çıkarmak için stratejik bir yol haritası sunacak Didim turizm Master planı hazırlanmalıdır.

Şehirler insanlığın kollektif hafızası ve geleceğe olan köprüleri. Tarih boyunca şehirler kültürel ekonomik ve sosyal açıdan önemli roller üstlendiler. Günümüzde ise şehir planlaması daha kritik hale geldi. Bir şehrin tarihi onun kimliğini belirler. Tarih boyunca şehirler medeniyetlerin izlerini taşıdı. Antik çağlardan modern dönemlere kadar her dönemde şehirler insanlığın gelişimine tanıklık etti, katkıda bulundu. Dünya tarihine baktığımız zaman bu coğrafya içerisinde milattan önce 4 yüzyılda inşa edilen Milet ve Priene antik kentleri planlı şehirler olarak kabul edildi. Bu şehirler içerisinde yer alan mimarlık literatüründeki Kent planlaması, tiyatro yapısı, kutsal yol, ara ve ana cadde gibi uygulamalar ve yağmur suyu kanalları ile modern kentleşmenin örnek kentleri olarak gösterilmektedir. Ancak tarihi korurken tarihi göz ardı etmemeliyiz. Geleceğe dönük olarak şehir planlaması sürdürülebilirlik, erişebilirlik ve yaşanabilirlik gibi kavramları içermeliyiz. Sürdürülebilir bir gelecek için doğal kaynakları ve yeşil alanları koruyan, geri dönüşümü ve çevreyi düşünen planlar yapmalıyız. Erişebilirlik herkesin şehrin olanaklarından eşit şekilde yararlanabilmesini sağlamalıdır ve en önemlisi yaşanabilirlik. Insanları mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşayabileceği ortamlar oluşturmalıyız. Ayrıca teknolojinin getirdiği imkanları kullanarak şehirlere daha akıllı, daha yaşanılabilir hale getirmeliyiz. İlçemizin turizm potansiyelini en üst seviyeye çıkarmak için stratejik bir yol haritası sunacak Didim turizm Master planı hazırlanmalıdır. Bu planda ilçede turizmin sürdürülebilir gelişimini sağlayacak, bölgenin ekonomik sosyal ve çevresel hedeflerine ulaşması için atılacak yeni adımlar belirlenmelidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı şu an Didim turizm kenti projesini yürütülüyor. Bakanlar Kurulu kararıyla Didim Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi ilan edilmiştir. Didim’de turistik çekim merkezleri Altınkum Plajı, Apollon Tapınağı, Millet Antik Kenti gibi özel olarak odaklanması ve bu alanların planlamada öne çıkartılması gerekli. Evet, az önce Başkanımızın da söylediği gibi bu konularda biz de bu planlamanın içerisine dahil olmak zorundayız ve dahil olacağız. Tabii ki bu amaç doğrultusunda Didim Belediyesi olarak Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunu aktif hale getireceğiz. Planlama ile ilgili güzel bir söz vardır; bir milletin, bir ülkenin medeniyet seviyesine ölçmek istiyorsanız şehirlerine bakın. Bu söz şehirlerin biri toplumun gelişmişlik düzeyini, yaşantısına vurgular. Bugün şehir planlaması sadece yapıların ve yolların düzenlemesi değil, aynı zamanda insanların yaşam kalitesini arttırmak, çevreyi korumak ve toplumsal adaleti sağlamak için araç haline gelmiştir. Bugün aldığımız kararlar yarınki şehirleri şekillendirecek. Bu nedenle şehir planlamasına yapılan her yatırımın gelecek nesillere mirasımız olacağını unutmamalıyız. Gelin tarihin ve geleceğin bir araya geldiği bu kritik noktada daha iyi bir dünya için şehrimizi planlayalım.

Açılış bölümünde son olarak söz alan Didim Kaymakamı Can Kazım Kuruca şunları ifade etti.

“Didim Hikayesini Arıyor” Sektörel Gelişim Stratejileri Çalıştayına hepiniz hoş geldiniz, Şeref verdiniz. Konuşmama daha önce farklı mecralarda, değişik zamanlarda yaptığım konuşmaların şöyle hızlıca üstünden geçerek başlamak istiyorum. Bunu neden yaptığımı devamında da size açıklıyor olacağım. Demiştik ki biz Milet’e ev sahipliği yapıyoruz. Anaksimenes, Anaksimandros ve Tales’e ev sahipliği yapmış bir kentin, büyük önderimizin söylediği gibi ilelebet payidar olacak Cumhuriyetimizle son sahipleriyiz. Dolayısıyla özgür düşüncenin, matematiğin, felsefenin, doğduğu bir kentin mirasçısıyız. Bizler Apollon’a ev sahipliği yapıyoruz. Lidya kralı Kroisos’tan dünyayı yöneten büyük Sezar’a kadar dünyanın en büyük imparatorlarının, en güçlü insanların gelip danışacakları döneminde dünyanın merkezi olmayı başarmış bir kentin son ev sahipleriyiz. Biz 90 kilometrelik sahil şeridinde elliden fazla koyu, mavi Bayraklı plajları tertemiz havasıyla dünyanın incisi olmaya namzet Didim’in son ev sahipleriyiz. Biz biliyoruz ki Didim eğer doğru işletilir, doğru çalışılırsa, bu çalıştayda olduğu gibi hikayesini bulur ve hikayesini anlatmaya başlarsa dünyanın en önemli turizm destinasyonu olur. Bunu başarmak için önünde herhangi bir engel yok.

Didim’i Paha Biçilmez Bir Eser Haline Getirmek Bizim Elimizde

Pazarlamanın temel kuralıdır; esas olan neye sahip olduğunuz değil onu nasıl pazarladığınız, nasıl anlattığınızdır. Bundan 20 yıl önce Eczacıbaşı’nda çalışma hayatına başladığım zaman bana şunu öğretmişlerdi; eğer sattığın ürünün bir hikayesi yoksa alt seviyede devam edeceksin demektir. Bizler çok şanslıyız. Eğer Didim’de bir hikayemiz olmasaydı oturup onu hep beraber yazmamız gerekirdi. Ama ne mutlu bize ki Didim’in kendi hikayesi var. Apollon’u var, Milet’i var. Bizim yapmamız gereken bu hikâyeyi doğru işlemek, dünyaya doğru tanıtmak, anlatmak. Şöyle bir örnek vermiştim; Didim bir inci. Biz bu inciyi mevcut haliyle pazarlayabiliriz. Kıymetli bir malzeme. Biz bu inciyi işlersek, bir küpe haline getirirsek o zaman bu inciye değer katmış oluruz. 10 lira olan incinin değeri 1000 liraya, 100 bin liraya çıkar. Ama biz o inciyi Vermeer’in tablosuna işlediği inci küpeli kız tablosu halinde getirirsek bizim incimiz paha biçilmez bir inci haline gelir. dolayısıyla Didim’le ilgili ne yapacağımıza bizler karar vereceğiz. Didim’i bir inci olarak tutmaya devam mı edeceğiz, yoksa bir efsane haline getirip paha biçilmez bir değere mi taşıyacağız.

Biz Aydın’da, dağlarında yağ ovalarından bal akan şehirdeyiz. Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzündeyiz. Dolayısıyla yıllar boyunca Büyük Menderes’in doldurduğu alüvyonel yapıyla son derece verimli tarımsal topraklardayız. Bizler yüzlerce yaşında olan yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarının şahidiyiz. Bin yaşında zeytin ağaçlarımız var. Dolayısıyla biz Didim’de tarımda bir ektiğimizde bin alabildiğimiz topraklara sahibiz. Biz bunu doğru islersek, turizmle ilişkilendirirsek tarımda da alacağımız yolun sonu yok.

Buraya Gelen Herkesin Kendini Özel Bir Kentte Özel Bir Şehirde Hissetmesini Sağlamalıyız

Ama hepsinin ötesinde hem Sayın Belediye Başkanımızın hem Ticaret Odası Başkanımızın dikkat çektiği üzere bizim bir kimliğe ihtiyacımız var. Didim’in kent kimliğinin ne olması gerektiği, bundan sonra nasıl işlenmesi gerektiği, buraya gelen herkesin geldiği andan itibaren kendini özel bir kentte, özel bir şehirde hissetmesini sağlayacak hangi yapıya ihtiyacımız olduğunu oturup beraberce konuşmalı ve bunu beraberce kurgulamalıyız. Bunlar bugüne kadar farklı mecralarda konuştuğumuz, anlattığımız, paylaştığımız şeyler. Buna itiraz eden hiç çıkmadı. Buradaki herkesi hemen hemen tanıyorum. İstiyoruz ki turizm 12’ye çıksın istiyoruz ki turizm çeşitlensin, sağlık turizmi, spor turizmi gelsin istiyoruz. Tarımda da markalar yaratalım. Hikayeleri olan dünyaya sunacağımız 1 liraya değil de milyonlarca liraya satabileceğimiz zeytinyağı markalarımız, zeytin çeşitliliğimiz olsun. Bu konularda hemfikiriz. Aslında hedeflerde mutabıkız. Sorun oraya nasıl gideceğimiz. İşte bu çalıştayın tam olarak amacı bu. İki yıldır çok kıymetli hocalarımızın rehberliği içerisinde çalışmalar yapıldı. Herkesin fikri soruldu, bugün de sorulacak. Bu fikirler değerlendirilecek, toplanacak. Büyük Önderimizin bahsettiği, hayattaki en hakiki mürşit; üniversitemizin desteğiyle ilimde bilimde ve dünyanın ulusal, uluslararası gerçeklerini harmanlayacak şekilde bir yol haritası çizmemiz lazım. Biz nereye gitmek istediğimizi biliyoruz. Neye sahip olduğumuzu biliyoruz. Yol haritası üzerinde çok mutabık değil gibiyiz. İşte bu çalışmalar sonucunda, ortaya çıkacak raporda el ele verecek bu yol haritasının nasıl olması gerektiğini yine bizler ilmin fennin ışığında belirleyeceğiz. İşin birinci kısmı bu ama ikinci kısım da birinci kısmından daha önemli. Bu yol haritası ortaya çıktığı andan itibaren kendi aramızdaki siyasal, kültürel her türlü farklılığı bir kenara koyup Didimli olmak kimliğini benimseyerek Didim için el birliği, iş birliği içerisinde çalışmak zorundayız. Çünkü biz bugün kentin son mirasçılarıyız ve biz bu kenti geleceği hazırlayacak olanlarız. Biz birlikte olmadığımız, beraber hareket etmediğimiz sürece şu veya bu sebepten dolayı ortak paydayı bulamadığımız sürece Didim’in başarıya ulaşması maalesef mümkün olmayacak. Tabii ki siyasal farklılıklarımız olacak tabii ki düşünce düzeyinde farklı değerlerimiz farklı düşüncelerimiz olacak ama Didim ortak paydasında buluşacağız ve Didim’i yukarıya taşımak için el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz. Bunu başardığımız noktada yol haritasını doğru takip ettiğimiz noktada Ben adım kadar eminim çok kısa zamanda Didim’in tarihte olduğu gibi dünyanın incisi, merkezi konumuna getirmeyi başaracağız. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi sonlandırırken bu toplantıyı düzenleyen başta Ticaret Odamız olmak üzere TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin kıymetli hocalarına ve burada bulunan sizlere sağlayacağınız katkılar için şimdiden teşekkür ediyorum. Şükranlarımı sunuyorum

Açılış bölümünün tamamlanmasının ardından Turizmci, Deneyim Tasarımcısı, Fütürist Dr. Cem Kınay Gelecek Turizmde isimli sunumunu gerçekleştirdi.

Cem Kınay ile beraber proje koordinatörü TOBB ETÜSEM Müdürü Prof. Dr. Ramazan Aktaş ve Proje Koordinatörleri Prof. Dr. Yavuz Ercil ve Dr. Türkay Kısa’ya hediye takdim edildi.

Çalıştayın öğleden sonraki bölümünde katılımcılar turizm, tarım ve kentleşme alanlarında 7 ayrı başlıkta yuvarlak masa toplantılarında Didim Sektörel Gelişim Stratejileri projesinde bugüne kadar tespit edilen hususların önem ve önceliklerini belirlediler ve önermeler getirdiler.

Projenin sonuç raporu bir ay içerisinde ilgili karar alıcılar ve kamuoyu ile paylaşılacaktır.

 

×