Didim Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Erbaş, Başkan Yardımcısı İsmet Kartal, Yönetim Kurulu Üyeleri Celal Gümüş ve Serhat Cengiz Basın Mensupları ile bir araya geldi. Yerel Seçim sürecini değerlendirdi ve yeni yerel yönetimden beklentilerini ifade etti. Ekonomiyi değerlendirerek reform beklentilerini dile getirdi. Tüm Didimlileri Prof. Dr. Naci Görür’ün konuşmacı olarak katılacağı 16 Nisanda yapılacak deprem konferansına davet etti.
Seçim sürecini değerlendiren Hilmi Erbaş şunları söyledi; “Yerel seçimlerimiz İlimize, İlçemize ve Ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Düzgün bir ortamda çok gerginlik olmadan son Van olaylarını saymazsak sükûnetle geçti diyebiliriz.
Bugün ilk olarak yerel seçimlerin arkasından Ülke ekonomisini ile ilgili konuları gündeme getirip fikirlerimizi ifade etmek istiyoruz. İkinci olarak da yerel seçim sürecinden sonra yeni yerel yönetimimizden, yeni seçilen arkadaşlarımızdan atılmasını istediğimiz adımları gündeme getirmek istiyoruz.
Naci Görür’ün Konuşmacı olacağı Deprem Konferansı 16 Nisan’da
Üçüncü olarak da 16 Nisan saat 16:00’da Aytaç Nurullah Kocabıyık Kültür Merkezinde Didim, Aydın ve Ege Bölgesinin deprem riskleri, depremin ekonomi etkileri ve deprem dirençli kentler için yol haritası konulu konferansta Prof. Dr. Naci Görür Hocamızı İlçemizde ağırlayacağız. Herkesi konferansımıza bekliyoruz.
Son yedi sekiz yılda ekonomide Ülkemiz önemli hatalar yaptı. 2018 seçim sürecinden sonra özellikle Merkez Bankası rezervlerinin özensiz kullanılması, ekonomik tercihler, yatırım tercihlerindeki bir takım hatalar faiz sebep enflasyon sonuç tezinde ısrar etmenin getirdiği yanlışlıklardan dolayı Ülkemiz çok yoğun bir enflasyonla, hayat pahalılığıyla karşı karşıya kaldı. Önümüzdeki dönemde Hükümetin ilk öncelikli konusu bu hayat pahalılığını ve enflasyonu çözmek olmalı. Bu süreçte orta sınıf küçüldü, yok olma noktasına geldi. Sabit gelirli insanlar, özellikle emekliler ve maaşlı insanların alım gücü çok zor bir noktaya geldi. Ülkemiz çok geniş imkânlara, kaynaklara, büyük zenginliğine ve potansiyeline rağmen hak etmediği noktaya geldi. Enflasyon öyle fasit bir daire ki, bir taraftan ücretlere, diğer hizmetlere zam yapıyorsunuz ve o aynı silsile şeklinde diğer bütün alanlarda tekrar birbirini besliyor. Bu fasit dairenin, zincirin kırılmasına ihtiyaç var. Önümüzdeki dönemde Hükümetimizden, Sayın Maliye Bakanımızdan beklentimiz enflasyonu düşürecek ciddi adımları atması. Hükümetin tasarruf yapması, atıl kaynakların harekete geçirmesi, verimliliğin arttırmak suretiyle Ülkenin tekrar büyüme trendine girmesi. Türkiye’nin enflasyonu çözmeden, geçim derdini çözmeden temel meselelerine odaklanma imkânı yok. Enflasyonun çözülmesi noktasında atılması gereken adımlar cesurca atılmalı. Çözüldükten sonra uzun, orta uzun vadede ülkedeki tüm insan kaynaklarını, sivil toplum, akademi ve tüm siyasi partilerin bilgi ve birikimlerinden yararlanarak yeni bir yol haritası, yeni bir ekonomik çerçeve ortaya koymalı. Tekrar üretimde, ihracatta, turizmde, tarımda verimliliği arttırarak Ülkeyi büyütmeliyiz. Bunu yapabilmek için hep birlikte yapısal reform diye ifade ettiğimiz geçmişte çokça da konuştuğumuz; hukuk, yargı ve kurumsal çerçeve reformlarına ihtiyacımız var. Türkiye’nin içeriden bakıldığı zaman değil, dünyadan, gelişmiş dünyadan bakıldığı zaman hukuk devleti olmasına ihtiyacı var. Bizim ne düşündüğümüz elbette kıymetli ama dışarıdan bakınca nasıl göründüğümüz çok daha kıymetli. Çünkü biz O gelişmiş ülkelerle gelişmiş dünyayla ticaret yapıyoruz. Bu noktada hukuk, yargı ve kurumsal reformlara ihtiyacımız var.
Bunun dışında maalesef son yıllarda ülkemizdeki nitelikli eğitim almış gençlerimizin dışarıya gittiğini görüyoruz. Bu çokça tartışıldı. Ülke için son derece kaygı verici bir gelişme. Bizim nitelikli eğitim almış gençlerimizi Ülkede tutmamız lazım. Başka ülkelere elbette eğitim, ticaret, tecrübe edinmek için gidebilirler. Eğer o insanları tutamazsak Ülkeyi büyütemeyiz. Ülkeyi büyütmenin yolu; eğitimli gençleri, nitelikli eğitim almış insanları bu Ülkede tutacak iklim oluşturmamız lazım. Gençlerimiz ne istiyor? Fikirlerini ve düşüncelerini ifade etmek, eşit rekabet hakkı, adalet istiyor. Torpil istemiyor. İmkân tanınsın ve kendilerine eşit davranılsın istiyor. Eğer bu iklimi Türkiye oluşturursa yeni bir hikâyeyi inşa etme imkânına sahip olacak. Türkiye’nin geleceğini inşa edeceksek tüm siyasi mülahazalardan uzak olarak Ülkenin geleceğine odaklanmak zorundayız. Bizim gibi düşünsünler düşünmesinler tüm farklı olan, farklı düşünen insanları bu Ülkede tutmaya, farklılıkları bir zenginlik olarak kabul etmeye ve o farklılıklardan bir enerjiyi bir sinerji üretmeye ihtiyacımız var.
Türkiye’nin eğitim sistemini ilköğretimden yükseköğretime kadar büyük bir reforma artık tabi tutmanın zamanı geldi de geçiyor. Eğer Türk eğitim sistemini yeni bir tabana, yeni bir sisteme oturtamazsak dünyayla zaten rekabet edemeyiz. Bugün üniversitelerimizin sayısıyla övünmekten ziyade, dünyada nerede olduğuyla, akademik başarısıyla övünmemiz gerekir. Bu üniversitelerden mezun olan çocuklarımızın dünyada hangi patentleri ortaya koyduğu, hangi buluşları ve icatları ortaya koyduğuyla övünmemiz gerekir. Eğer Türkiye hedeflediği gibi dünyada ilk 10 ekonomi içerisine girmek istiyorsa eğitim sistemini reforma tabi tutmalıyız. Mevcut bakış açısıyla bu yarışa giremeyiz.
1970’li yıllarda fert başı gelir ve gayri safi milli hasılası ile İspanya, Tayvan, Güney Kore, Singapur bizden gerideler. Ama bugün Güney Kore nerede? Bizim 3-4 katımıza gelmiş durumda. Tayvan, İspanya, Yunanistan nerede? Demek ki 50 yıllık bir sürede biz A noktasından B noktasına gelmişiz evet doğru ama onlar A noktasından C’ye, D’ye, E’ye gelmişler. Evet, biz de bir miktar ilerlemişiz ama onların ilerlemesi çok daha fazla.
Artık bu ezberci, test usulü sistemi bırakmalıyız. Yetenekleri çok daha önceden test edip, kişilerin yeteneğine göre eğitim verebileceğiniz yeni bir model tasarlamamız lazım. Eğitimin ideolojisi olmaz. Doğru eğitim olur, yanlış eğitim olur. Eğer eğitim ideolojisi olacaksa, pozitif bilim ideolojisi olur. Ülkeyi geliştirme ideolojisi olur. Ülkeyi en ileriye nasıl taşıyabiliriz, onun ideolojisi olur. Dünyadaki üniversiteler sıralamasında çok ciddi bir yerde üniversitemiz var mı? İlk beş yüz içerisinde çok az sayıda üniversitemiz orta sıralarda veya daha gerideler. Bizim zeki çocuklarımızı öne çıkarttığımız, eğitimi yeniden modellediğimiz bir sistemle vasattan kurtulmamız lazım. Türkiye vasatlıkla mücadele ediyor. Türkiye’nin vasatlığı aşıp daha iyi bir seviyeye gelmek için önemli adımlar atmalı. Ha keza bunu sanayide, teknolojide, tarımda yapılandırmaya ihtiyacımız var.
Yerel seçimde İlçemizde yeni seçilen arkadaşlarımıza Belediye başkanımıza, meclis üyesi arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz. Önümüzdeki dönemde onlardan beklentilerimiz var. İlçenin içerisinde bir dinamizm oluşturmaya, sinerji oluşturmaya, içeriden dışarıya bir enerji oluşturmaya ihtiyacımız var. Hükümetin yapacağı yatırımları talep etmeye ihtiyacımız var.
İbn-i Rüşt şöyle ifade ediyor, “bir yumurtayı dışarıdan bir kuvvetle kırarsanız hayat son bulur ama içeriden bir kuvvetle kırarsanız hayat bulur” diyor. Bizim kentimizin içeriden bir kuvvetle enerji yaratmasına ihtiyacımız var. Bunu kentin bileşenleri, sivil toplumu, yerel yönetimi, entelektüelleri, yazar çizerleriyle beraber yapmalıyız. Geçmişte Ortak akıl diye çok ifade etmişimdir. Onu bir ileriye taşıyıp alanında iyi olan insanların bilgilerinden yararlanma diye ifade etmek istiyorum. Evet, ortak akıl ama alanında iyi olanların, kendi alanında başarılı, donanımlı, bilgili ve tecrübeli olanların tecrübelerinden yararlanarak yeni bir yol bulmaya ihtiyacımız var. Biz kendi yolumuzu bulursak dışarıdaki destekleri ayrıca alabiliriz. Biz kendi içimizde bir enerji yaratırsak, talep eden, mücadele eden olursak, kendi yol haritamızı çıkartırsak dışarıdan destek alabiliriz. Onun için kentte yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var. Belediye Başkanımıza da bunu göreve geldikten sonraki konuşmamızda ifade ettim. En kısa zamanda bir araya geldiğimiz zaman da bunları masaya yatıracağız. İnşallah ilk meclis toplantımıza Sayın Belediye Başkanımızı davet edeceğiz. Önümüzdeki dönemde sektörlerle belediye başkanımızı, belediye meclisimizi buluşturacağız. Bu süreçler içerisinde olabildiği kadar fikir, proje, öneriyi belediyemize ve diğer kurumlarımıza sunacağız. Yerel yönetim sürecinde bütün belediye başkan adayları Odamızı ziyaret etti. Temel perspektifimizi temel yaklaşımlarımızı zaten raporlamıştık. Kendilerine sunduk. Şimdi onu eylem planlarına dönüştürme noktasında çalışmalar yapacağız. Eğer bu kent bir araya gelirse kendi planlarını yapar kent dokusuna, kent ekonomisine ilişkin adımlar atar kendi çerçevesini çizer. Kent bir araya gelir, birlikte olursa hükümetin atması gereken adımları, yapması gereken yatırımları, taleplerini güçlü şekilde ilgili kurumlara, bakanlıklara iletir. Ve inanıyorum ki bu birliktelik o taleplerin imkân dâhilinde büyük kısmının olmasını sağlar. Onun için yerel yönetimimizden iş birliği bekliyoruz. Bu kentin iş birliğine, kolektif bir çalışma mekanizması kurmaya, kasaba siyasetinden kurtulmaya ihtiyacı var. Biz bu yeni dönemden doğrusu çok umutluyuz. İnanıyorum ki yeni gelen arkadaşlarımız göreve başladıkları zaman Hep beraber basınıyla, yazarıyla, çizeriyle bunları uzun uzadıya konuşacağız.
Sivil toplumun fikir ifade edemediği ortamdan çıkmalıyız. Kimseyi kırmadan, hakaret etmeden, incitmeden fikirlerimizi cesurca ifade etme kararlılığından vazgeçmememiz lazım. Eğer bir ülkede O ülkenin entelektüelleri, yazarları, çizerleri, akademisyenleri, gazetecileri, televizyoncuları fikirlerini ifade edemezlerse o ülke gelişemez. Cesurca, namusluca, özgürce düşüncelerin ifade edilmediği bir ortamda gelişme, kalkınma olmaz. Ali’den Veli’den, siyasi partiden taraf değil, memleketten taraf olacağı bir sürece ihtiyacımız var. Bu açıdan basınımızın dâhil olacağı süreçte, çok Objektif değerlendirmelerine, eleştirilerine, önerilerine ihtiyacımız var. Bu sürecin paylaşılmasına ve aktarılmasına ihtiyacımız var.
Bir üçüncü konu da biliyorsunuz altı Şubat depremlerinden sonra Jeoloji Mühendisleri Odamızla beraber Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden üç hocamızı getirmiştik. Bir konferans gerçekleştirmiştik. Şimdi de alanında Son derece başarılı, Türkiye’nin de tanıdığı Prof. Dr. Naci Görür Hocamızı 16 Nisan’da içerimizde ağırlayacağız. Konumuzu da ifade ettim. Sizin programa katılmanızı, programı duyurmanızı özellikle istirham ediyoruz. Bu programa özellikle Belediye Yönetimimizi davet edeceğiz, Kaymakam’ımızı davet edeceğiz. Zaten kendilerini bilgilendirdim. Meclis üyelerimizi davet edeceğiz, belediyenin teknik kadrolarını davet edeceğiz ve tabii ki Tüm mühendis arkadaşlarımızı davet edeceğiz. Çünkü onların dinlemesi, öğrenmesi, bilgilenmesi gereken bir süreç” diyerek sözlerini tamamladı.
Gazetecilere toplantıya katılımları için teşekkür eden Erbaş sorularını cevapladı.
Gazeteci Umut Kaşan Başkan Erbaş’a bu güne kadar ortak akıl ve kolektif çalışma ile ilgili görüşlerini hatırlattı. Kent için çok güzel işler yapmak isteyen STK’lar olduğunu belirtti. Bu STK’ların kendini ifade edebilecekleri bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu söyledi. “Bu alanda fiili bir çalışmanız olacak mı?” diye sordu.
2018’de yönetime geldikten sonra oluşturdukları ve bir yıl kadar devam eden Didim Platformu çalışmalarını hatırlatan Erbaş, “bu çalışma siyasete kurban edildi” dedi. Sonrasında da Odaların içinde bulunduğu bir süreç yürüttüklerini hatırlattı. “Bir çok adım attık, kurumları ziyaret ettik. Somut adımlar, somut gelişmeler oldu. Fakat o konuda bir eksik yaptık. O konuda açık yüreklilikle kendimizi eleştireyim, kamuoyu ile çok paylaşmadık” dedi.
Erbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “Kesinlikle dediğiniz doğru, bunu hayata geçirme noktasında kendi eksiklerimiz olduğunu kabul edeyim. Faturanın hepsi bize ait değil ama bunu bir şekilde başarmış olmamız lazımdı. O engelledi, bu engelledi bahanesine sığınmadan yeni bir yapılanmaya süreci evireceğiz. Bu alanda yeni bir çalışma yapıyoruz. İşbirliğini artırmaya ihtiyacımız var. Ete kemiğe büründürmeye çalışıyoruz. Nisan ayı içerisinde bir takım konuları sizinle paylaşmış olacağız.” dedi.
Gazeteci Mehmet Sarışın tarafından sorulan “nasıl bir turizm sezonu bekliyorsunuz ve Barut Otellerinin İlçeye nasıl bir katkısı olacak?” sorusuna Erbaş; “olağanüstü bir şey olmazsa şuan ön rezervasyonlar ve dışarıdan talep iyi gözüküyor. Barut Otellerinin yatırımı da İlçenin bilinirliğini artırıcı bir unsur. İkinci bir yatırımları da olacak, onun da birkaç sene sürmesini bekliyoruz. Sonra Ela Quality yatırımı var. Yeni tahsisler de olacaktır diye düşünüyoruz. Bunlar İlçe turizmini her olumlu etkiler. Biz kent olarak buna hazır mıyız? o önemli. Kentin bütün imar planlarını yenilememiz, yeni bir kent kimliği inşa etmemiz, kent mimarisini tasarlamamız lazım” dedi.